25 Ocak 2010 Pazartesi

GİDENLER

Haksızlığa direnenler, baş kaldıranlar, haksızlığa dur diyenler, birer birer yok oldu. Veya yok edildiler. Ama çoğalmalı, bir çığ haline gelmeli ozaman direncimiz daha farklı olacak sanırım. Şimdi yapılan köşelerde oturup, gidenler için iyiydi, hayatını haksızlığa direnmeye adadı, hayatı böyle geçmişti. Gibi, havada kalacak boş lakırdılarla zamanlarını harcamaları. Yarın unutulacak gene çirkin ilişkiler seyredeceğiz günlerce, taki bir dahaki yıl dönümü  gelinceye kadar. O, gitti bizler ayaktayız. sadece konuşmalımıyız, yoksa canlanıp ayağamı kalkmalıyız. O zaman gidenlerin mücadelesinin bir anlamı olacak. İşte o şarkıyı daha güçlü söyleyeceğiz. Birlikte onların yarım bıraktığını tamamladıktan sonra o şarkı daha anlamlı olacaktı.
 Evet uğurlar olsun nice isimsiz kaharamanlar, uğurlar olsun Uğur MUMCU, uğurlar olsun...

23 Kasım 2009 Pazartesi

Öğretmenler günü



Kutlayalım mı? Ben kararsızım. Siz. Bir çoğunuzun yüzünü görür gibiyim. Garipsediniz değilmi.
Anlatalım ozaman, gün öğretmenlerin değil mi? Okurken evet diyorsunuz içinizden. Gün öğretmenler günü, yapılacaklar:
1- Makam ziyaretleri (Mülki eraknın eteği öpülecek)
2-Yaplacak kutlama programlarına dolgu malzemesi,
Daha sayacak çok madde var....
364 haber bültenlerinde düzmece haberlerle konu mankeni yaptığımız kişilere bir gün içinde milyonlarca metiye. Kandırmayın kardeşim bizi... Ne sizin yapmacık gülümsemenize, nede kuru sözlerine ihtiyacımız var. Bırakın uğraşmayın bizimle. Daha kaç hafta oldu İstanbul'daki öğretmenin o içler halindeki görüntüsüne, ne kadar kolay değil mi, harcamak bir insanı... Ne hikmettir deyilmi, herkes orada, kameralar veliler pardon velicikler, oracıkta infaz edildi. Yankesicilere soygunculara bey diğe hitap edn sözüm ona televizyonlar bizler söz konusu olunca atmaca kesiliyorlar, araştırmadan soruşturmadan oracıkta infaz ediyorlar. İki gün önce odamda oturuyorum, 5. sınıflardan bir öğrencinin velisi geldi. Çocuk arkadaşının gözlüyünü kırmış. Bende çağırdım dinledim. Çocuk bilerek arkadaşının gözlüğünü kırdığını söyledi. Bende velisini çağırdım. Çocuğu kabahatli ya, anne hemen savunmaya geçti, yılların tecrübeli öğretmeninine verdi veriştirdi. Bilmediğibir şey olay tenefüste bahçede olmuş, ama çok bilmiş anne çocuğuna sorma gereğiduymamış bile. Bende olayı anlattım. Bozuldu çıktı gitti. Dışarıda aynen söyledikleri, kafamı bozmasınlar ararım televizyonu... Diğerlerini buraya yazamıyorum bile. Şimdi bu zat gelecek ve bizim günümüzü kutlayacak.
SİZCE KABUL ETSEK Mİ?

10 Ekim 2009 Cumartesi

YAŞAMAK


      Tüm canlıların yaşam hakkı vardı. Şimdi, şimdi kalmadı ne baba çocuklarıana sahip nede anne sadık kalmış yuvasına. Bu haftanın son gününde şahit olduğum aile problemi, keyfimi kaçırdı, en kötüsü yarınlara olan umutlarımı azalttı.
       Dünyaya pırıl pırıl çocuklar getireceksiniz. Daha sonra da onlara dünyayı zindan edeceksiniz. Bu çocuklarda size baba diye koşup sarılacaklar öğle mi? 
İkiz iki kız kardeşin ailesinde problemi olduğunu söyledi arkadaşlar, bende babasıyla iş yerinde göüşmeye gittim. Sessiz,içine kapanık, dışarıya karşı çok saygılı görünen bir baba... Konuştuk, günlük hayatının nasıl olduğunu anlattı bana, sıkıntılarından söz etti, asgari ücretle çalıştığını, kirada oturduğunu, aldığı ücretin yetmedğinden yakındı. Bu yüzden eşiyle arada bir kavga ettiklerini söyledi. Çocuklarında buna şahit olduklarını bu yüzden üzgün olduklarını söyledi. Oysa durum bu kadar basitte değildi. İnsanın evinde zorluklar varsa, o zaman çevresinde aile kenetlenmeliydi. Birlik olmalıydı. Yada ben öyle düşünmüştüm. Bizim baba kolay yolu seçmişti. Güçsüz olanı ezmek onun tek bildiğiydi. Akşam eve gidince çocuklarını karşısına alır. Konuşur, gönüllerini alır diye düşündüm. Ertesi gün çocukalrın yanına gittim. İki dünya güzeli kız çocuğu, yoksulluk içinde dahi anne tertemiz giyindirmiş onları. İsimleriyle seslendim arkalarından, içimden mutlu yüzlerle karşılacağımı sanmıştım. Çocuklar bana doğru dönünce iki mutsuz yüzle karşılaştım. Yanıma geldiler. O, iki şirin kızımla belkide konuşmaların en zorunu yaptım. ilköğretim 5. sınıftaki iki çocuk değilde annelerinin dert ortağı, destekçisi iki kocaman yürekle karşılaştım. Baba sevgisinin yoksunluğunu saklamıyorlardı. Açıkça hareketleriyle konuşmalarıla  belli ediyorlardı.
 İçimden babalarından daha cesaretli dedim kend kendime
Bular iki küçük kız çocuğu, ama iki kocaman yürek aynı zamanda....

13 Eylül 2009 Pazar

HERŞEY GÜZEL OLACAK MI?

Evet tatil bitti. 14 eylülde başlıyoruz. 1.sınıflar heyacanlı, ürkek gelecekler okula. Ya anne babablar! Onlar üzerlerine yıkılmış olan ekonomik sıkıntıların altında ezilirken, şimdi biraz daha artacak eziyetleri. Konuyu biraz açalım. Benim çalıştığım okulda 160 civarında öğrenci kayıtlı görünüyor. Bunlardan 140 tanesi bilgilerini okula getirdi asıl kayıtları yapıldı. Kayıtlara bakan müdürümüz gelenlerin tüm bilgilerini iyi tutmuş. Bu öğrencilerden yaklaşık 60'şının anne veya babası işten çıkarılmış veya ekonomik nedenleden dolayı ailevi problem yaşıyorlar yada ayrılar.
Evet çocuklar çok heyacanlı, ama okula başladıkları için değil, O, ilk ve önemli gününde anne babası aynı anda yanında olacaklar mı? Okul ihtiyaçları giderilecek mi? Sizce o gün her şey güzel olak mı?

Mustafa ERDOĞDU